20 Haziran 2010 Pazar

BİRKAÇ KOLAY TARİF




OMAÇ (EKMEK KÖFTESİ)

Bayat  ekmekleri değerlendirmenin en güzel ve  kolay yolu benim için omaç yapmaktır.İçindeki malzemelerden dolayı oldukça besleyici ,yapımıda son derece kolay...

MALZEMELER

2-3 adet pide( yada herhangi bir ekmek)
3 adetyumuşak  domates
1 adet biber
1 kibrit kutusu beyaz peynir
1 küçük soğan
1 silme kaşık biber salçası
1/2 çay bardağı zeytinyağı
bir tutam maydanoz

YAPILIŞI

Ekmekleri birer santim büyüklüğünde parçalayın.Soğan ve yeşilbiberi çok ufak doğrayın.Domatesin kabuklarını soyup 4'e bölün ve tüm bu malzemelere salçayı da ekleyip yoğurun.Ekmekler yumuşayınca peynir,maydanoz ve yağı ekleyip iyice karıştırın ve avcunuzun içinde şekil verin.AFİYET OLSUN



GALETA UNLU BÖREK










MALZEMELER

3 adet yufka
2 adet yumurta
1 şişe soda
kaşar peyniri
galeta unu
80-100 gr tereyağı

YAPILIŞI

Yufkaları 4'e bölün ve uzun tarafına peynir koyarak sigara böreği gibi sarın.Tepsiye hiç aralık bırakmadan yanyana dizin.Üzerine erittiğiniz tereyegını düzgünce gezdirin.Diğer tarafta 2 yumurtayı iyice çırpıp üzerine bir şişe sodayı boşaltıp karıştırın ve bu karışımı böreğin üzerine dökün.En son ise galeta unu serpin.175 derece fırında iyice kızarıncaya kadar pişirin.

13 Haziran 2010 Pazar

PATLICAN KEBABI

Antep'te pazar günleri hanımlar için bir dinlenme  günüdür.Çünkü o gün evde yemek yapılmaz.Genellikle pikniğe gidilir  ve orada kebap yapımı erkeklere aittir.Böylece hanımlarda  eşlerinin misafiri olurlar.
 Patlıcan kebabına gelince , et ile sebzeyi buluşturan güzel bir lezzettir.İsterseniz mangalda isterseniz tepsiye dizerek fırında yapabilirsiniz.Ancak , imkanınız varsa mangalda yapmayı  tercih edin, çünkü tadı daha güzeldir.

  MALZEMELER

2 kg kebaplık  patlıcan
1250 gr kıyma
1 kg domates
300 gr yeşil biber

YAPILIŞI

Patlıcanları iyice yıkayıp yaklaşık 3 cm uzunluğunda  kesin.Kıymanın içine tuz ve karabiber ilave edip ceviz büyüklüğünde yuvarlak köfteler elde edin.Genişçe bir tepsiye bir patlıcan+bir kıyma şeklinde dizin.Tepsinin ortasına ise büyüklüğüne göre ikiye yada dörde böldüğünüz domatesleri ve bütün sivri biberleri dizin.üzerine bir çay bardağı kadar su ilave edip 180 derece fırında patlıcanlar iyice yumuşayıncaya kadar pişirin.Afiyet
olsun.


7 Haziran 2010 Pazartesi

BAHAR TEMİZLİĞİ ....


Bugün nedense yemek yapmak yerine aklımdan geçenleri paylaşmak istedim sizlerle.Eminim benimle aynı fikirde olan çok insan vardır ,ne dersiniz?

BAHAR TEMİZLİĞİ
Son zamanlarda ne zaman balkona çıksam  yada pencereden dışarı baksam,
arabada  bir yerlere yetişirken ,etraftaki evleri  kolaçan etsem ,
gördüğüm manzara genelde aynı.
Her evde aşağı yukarı aynı telaş ,bir bahar temizliğidir gidiyor...

Pencerelerimizi süsleyen ,
komşu apartmanla aramıza giren,
ne yaptığımızı başkaları görmesin diye bizi saklayan o güzelim perdeler ,
çamaşır makinalarında bir bir yıkanmaktalar.
İsi ,pisi gitsin ,kış boyu gördüğü herşey hafızasından temizlensin diye...

Halılar deseniz aynı keza,
en güzel deterjanlarla yıkanmış,silinmişler
balkon güneşine  atılmışlar ki ;
artakalan mikropları öldürsün,ona zarar verecek hiçbirşey bünyesinde kalmasın diye..,

Dolaplar ,çekmeceler tertemiz oluyor,
fazlalıklar atılıyor,eskilerden kurtulunuyor,
kötü hatırası olanlar gözden ırak yerlere gönderiliyor,
kimi zaman hatıra diye sakladıklarımız bulunup,
yıllar yıllar öncesine gidiliyor...
Bütün bu telaşın içinde kendimizi kaybediyoruz.

Oysa her bahar kendi bedenimizi ve ruhumuzu da temizleyebilsek,
tıpkı perdelerimiz gibi bedenimizi de iyice yıkasak ,
yılların üstümüzde biriktirdiği tüm kirleri temizlesek,
sonra derimizi bir güzel ütülesek,
çocukluğumuzdaki kadar pürüzsüz bir cildimiz olsa....

Beynimizi temizlesek sonra ,
tıpkı dolaplarımız gibi,içini bir güzel boşaltsak ,
lazım olmayan ne varsa atıp ,
kıyıda köşede kalmış güzellikleri
daha merkezi yerlere alsak,
olumlu düşünceyi en kolay ulaşabileceğimiz yere,
olumsuzları ise en ucra köşelere  koysak,
kaybettiklerimizi bulup onlara yeniden sarılsak,
keşke her bahar perde ,halı,dolap olsak.....

                                                  

2 Haziran 2010 Çarşamba

MISIR PÜSKÜLÜ !!

FİKİRSAHİBİDAMAKLAR DİYOR Kİ;

Dünya dünya olalı beri mısırın püskülüne konan kelebeği, artık 'konmamaya' ikna etmek üzere mısırın genetiğine işlenen bir kimyasal, yıkamakla çıkmaz, biliyorum; çünkü kızımın gözlerinin yeşili gibi, o kimyasal da, tümüyle mısırın kodlarında artık. Üzerinde ya da etrafında değil. İçinde.
Kelebek konarsa mısırın püskülüne ve yumurtalarını bırakırsa eğer, ürünün bir kısmı zarar görür, doğru. Ama, o mısırı kızım yediğinde, içine işlenen, yıkamakla temizleyemeyeceğim, haşladığımda gitmeyecek o kimyasal, kızıma ne yapar... Asıl onu merak ediyorum ben.



Diyorlar ki "üreticisi, eğer, GDO'lu ürünün zarar verdiğini fark ederse, ürününü piyasadan çeker!"

Diyorum ki, "benim kızım denek değil!"

http://www.fikirsahibidamaklar.org/

AYRICA UZMANLAR DİYOR Kİ;

''GDO'lu mısır ile beslenen ve kontrol altında takip edilen farelerde, 3 nesil sonra sindirim sistemlerinde bozulma, bağışıklık sistemlerinde çökme, kan yapılarında bozulma, tüm iç organlarında küçülme belirlenmiştir. Doğan yavruların normal ağırlıklarından daha az olduğu, doğumdan sonraki ölümlerde çok ciddi artış olduğu ve üreme yeteneklerinin durduğu tespit edilmiş. Tüm tıbbi deneyler önce fareler üzerinde uygulanmaktadır, çünkü insanın genetik yapısına en çok benzeyen hayvan faredir. O yüzden GDO'lu ürünlerle beslenen bir insanın hangi etkilere maruz kaldığı kanıtlanamamış olsa da farelerle yapılan bu deneyler ne gibi sonuçlarla karşı karşıya kalacağımızı gayet iyi özetliyor.''